Kira Artış Oranında Sınırlama

Ev sahipleri ile kiracıların son dönemde karşılaştıkları en büyük uyuşmazlık kira artış oranları üzerinde oluşmaktadır. Bu kapsamda getirilen yeni düzenlemenin sona ermesine 2 aylık bir süre kaldığı için, bu paylaşımda bazı soru işaretlerinin giderilmesi amaçlanmıştır.

11/06/2022 tarihinden itibaren yürürlüğe giren geçici madde ile konut kiralarına ilişkin olarak kira artış oranına ilişkin 01/07/2023 tarihine kadar geçerli olacak yeni bir düzenleme getirilmiştir. Kira artış oranına ilişkin olarak yeni getirilen düzenlemeden önce konut ve çatılı iş yeri kiralarındaki kira artışı TÜFE oranına göre belirlenmekteydi.

08/06/2022 tarihli Avukatlık Kanunu ile Türk Borçlar Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 4. Maddesi ile getirilen düzenleme ile, kanunun yürürlüğe girdiği 11/06/2022 tarihi ile 01/07/2023 tarihi arasında yenilenen kira sözleşmelerinde TÜFE oranı ne olursa olsun %25’den fazla kira artışı uygulanamayacaktır.

Uygulama yalnızca 1-5 yıl arasında bulunan konut kiraları açısından geçerli olacak. İş yerleri için getirilen bir artış oranı kısıtlaması bulunmamaktadır. İş yerleri açısından TÜFE oranında artış uygulama alanı bulacaktır.

Yeni bir düzenleme ile 01/07/2023 tarihinde bir değişikliğe gidilmediği takdirde 01/07/2022 tarihinden sonra yapılan kira sözleşmeleri ilgili düzenlemeden etkilenmeyecektir.

5 yılını doldurmuş olan konut kira bedelleri için hakim tarafından belirlenecek olan orana ilişkin %25’lik bir kısıtlama söz konusu değildir. Mülk sahibi beş yılını doldurmuş olan kiracı hakkında kira tespit davası açabilir durumdadır.

5 yıldan uzun süreli veya beş yıldan sonra yenilenen kira sözleşmelerinde ve bundan sonraki her beş yılın sonunda, yeni kira yılında uygulanacak kira bedeli, hakim tarafından TÜFE değişim oranı, kiralananın durumu, emsal kira bedelleri, göz önüne alınarak belirlenebilir durumdadır.

Ödeme Hizmeti ve Elektronik Para Kuruluşlarının Asgari Özkaynak Tutarları Güncelleniyor

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (“TCMB”), Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para İhracı ile Ödeme Hizmeti Sağlayıcıları’nda bulunması gereken asgari özkaynak tutarını güncelledi.

TCMB’nin Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para İhracı ile Ödeme Hizmeti Sağlayıcıları hakkındaki tebliği (“Tebliğ”) 28 Ocak 2023 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlandı.

Yeni düzenleme 30 Haziran 2023 itibari ile yürürlüğe girecek.

Tebliğe göre asgari özkaynak tutarları aşağıdaki şekilde güncellendi:

  • Fatura kuruluşları için asgari özkaynak tutarı 5,5 milyon TL’den 7 milyon TL’ye,
  • Ödeme kuruluşları için 9 milyon TL’den 15 milyon TL’ye,
  • Elektronik para kuruluşları için 25 milyon TL’den 41 milyon TL’ye yükseltildi.

Portföy Yönetim Şirketleri’ne Yeni Düzenleme

Sermaye Piyasası Kurulunca (SPK) Portföy Yönetim Şirketleri ve Bu Şirketlerin Faaliyetlerine İlişkin Esaslar Tebliği’nde değişikliğe gidildi.

18.02.2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan tebliğe göre, yatırım fonları ve emeklilik yatırım fonlarının kurucu/yöneticileri olan portföy yönetim şirketlerinin organizasyonel yapı ve sermaye açısından güçlendirilmesi ve uygulamada karşılaşılan birtakım sorunların giderilmesine yönelik sektör talepleri dikkate alınarak, söz konusu tebliğde yapılması öngörülen bazı değişikliklere yer verildi.

Değişiklikle, diğerlerinin yanında, portföy şirketlerinin başlangıç sermayeleri ile asgari özsermaye tutarları artırıldı.

Organizasyonel Yapı Değişiklikleri

Geniş yetkili portföy yönetim şirketlerinin organizasyonel kapasitelerinin güçlendirilmesi amacıyla, araştırma, risk yönetim, teftiş ve iç kontrol hizmet birimlerinin yönetilen portföy büyüklüğünden bağımsız olarak şirket bünyesinde oluşturulması öngörüldü.

Sermaye ve Öz Sermaye Değişiklikleri

Son dönemde, portföy yönetim şirketlerinin faaliyetlerinin gerektirdiği organizasyonel yapıyı kurabilme, teknik donanım ve personel istihdamını sağlamak için daha çok kaynağa ihtiyaç duyduğu, şirketlerin kara geçmesine kadarki sürede sermayesinin önemli bir kısmını kaybettiği, güçlü sermaye yapısına sahip olmayan şirketlerin faaliyetini durdurmak zorunda kaldığı ve nihayetinde bazı şirketlerin kendi talepleri doğrultusunda faaliyet yetki belgelerinin iptal edildiği görülmüştü.

Bu çerçevede etkilenen piyasa rekabeti ve sektörel sorunlar göz önüne alınarak, portföy yönetim şirketlerinin güçlü bir başlangıç sermayesine ve özsermayeye sahip olması yönünde düzenlemeler yapıldı

Başlangıç Sermayesi Değişiklikleri

Düzenleme ile a) geniş yetkili portföy yönetim şirketlerinin başlangıç sermayesinin 7 milyon 500 bin TL’den 30 milyon TL’ye, b) faaliyetleri sınırlı portföy yönetim şirketlerinin başlangıç sermayesinin ise 3 milyon 750 bin TL’den 15 milyon TL’ye artırılmasına,

Öz Sermaye Değişiklikleri

Yönetilen portföy büyüklüğüne göre sahip olunması gereken asgari özsermaye tutarlarının 30 milyon TL ila 100 milyon TL (faaliyeti sınırlı portföy yönetim şirketlerinde 15 milyon TL ila 50 milyon TL) olarak belirlenmesine ilişkin düzenleme yapıldı.

Portföy Yöneticisi Sayısında Düzenleme

Portföy yönetim şirketlerinin bünyelerinde insan kaynağı açısından güçlendirilmesini teminen ve fonların performansına da olumlu şekilde etki edebileceği değerlendirilerek, istihdam edilmesi zorunlu portföy yöneticisi sayısının tebliğin 28. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen yönetilen portföy büyüklüğü aralıklarına göre sırasıyla 3, 4, 5 ve 6’dan az olmamak üzere belirlenmesi, ihtisas personelinin istisnalar saklı kalmak kaydıyla şirket tarafından tam zamanlı ve münhasıran bu görevleri yerine getirmek üzere istihdam edilmesi öngörüldü.

Ticaret Siciline Tescil Edilen İşlemler İçin Vergi Dairesine Bildirim Zorunluluğu Kaldırıldı

18.01.2023 tarihli ve 32077 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve 01.02.2023 tarihinde yürürlüğe girecek olan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 546) ile ticaret siciline tescil edilen işlemler için bildirim zorunluluğu kaldırılmıştır.

Tebliğ uyarınca 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamında vergi dairelerine bildirme zorunluluğu bulunan işe başlama, merkez/şube adres değişikliği, ilave iş yeri/şube açılış, ilave iş yeri/şube kapanış, tür değişikliği, tasfiyeye giriş/tasfiyeden dönüş, tasfiye kapanış ve unvan değişikliği işlemleri için ticaret sicile tescil edilmesiyle birlikte ayrıca vergi dairesine bir bildirim yapılması zorunluluğu kaldırılmıştır.

Ticaret Siciline tescil edilip vergi dairesine bildirim zorunluluğu kaldırılan işlemler:

  • İşe başlama bildirimi (anonim şirketler, limited şirketler, tarım kredi kooperatifleri hariç kooperatifler, kollektif şirketler, komandit şirketler, merkezi yurt dışında bulunan ticari işletmelerin Türkiye şubeleri, dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmeler)
  • Şube açılış/kapanış bildirimi (banka şubeleri hariç anonim şirketler, tarım kredi kooperatifleri hariç kooperatifler, kollektif şirketler, komandit şirketler, merkezi yurt dışında bulunan ticari işletmelerin Türkiye şubeleri, dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmeler)
    *01.02.2023 tarihinden önce açılan şubelerin kapanış bildirimi vergi dairesine yapılacaktır.

  • Merkez/şube adres değişikliği bildirimi (anonim şirketler, limited şirketler, tarım kredi kooperatifleri hariç kooperatifler, kollektif şirketler, komandit şirketler, merkezi yurt dışında bulunan ticari işletmelerin Türkiye şubeleri, dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmeler) *01.02.2023 tarihinden önce açılan şubelerin adres değişikliği bildirimi vergi dairesine yapılacaktır.

  • Tür değişikliği bildirimi (Türk Ticaret Kanunu’nun 181-194 maddelerinde yer alan tür değişiklikleri)
  • Tasfiyeye giriş/tasfiyeden vaz geçme bildirimi (anonim şirketler , limited şirketler, tarım kredi kooperatifleri hariç kooperatifler, kollektif şirketler, komandit şirketler, merkezi yurt dışında bulunan ticari işletmelerin Türkiye şubeleri) *tasfiyeye giriş bilançosu vergi dairesine verilmeye devam edecektir.

  • Tasfiye kapanış (tasfiye sonu terkin)/işi bırakma bildirimi (anonim şirketler, limited şirketler, tarım kredi kooperatifleri hariç kooperatifler, kollektif şirketler, komandit şirketler, merkezi yurt dışında bulunan ticari işletmelerin Türkiye şubeleri, dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmeler)
  • Unvan değişikliği bildirimi (anonim şirketler, limited şirketler, tarım kredi kooperatifleri hariç kooperatifler, kollektif şirketler, komandit şirketler, merkezi yurt dışında bulunan ticari işletmelerin Türkiye şubeleri, dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmeler)

Elektronik Ticaretin Düzenlenmesinde Yürürlüğe Girecek Önemli Yenilikler

Elektronik ticaret (“e-ticaret”), tüketicinin alışveriş sırasında birden fazla satıcı tarafından sunulan ürünleri karşılaştırabilme ve inceleyebilme imkanına sahip olması sebebi ile pazaryerlerinin elektronik ticaret sektörü içerisinde büyük bir hacme kavuşmasına sebep olmuştur.

Ülkemizde e-ticaret, ilk olarak 23.10.2014 tarihinde 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun (“Kanun”) ile hukuki çerçeveye oturtulmuştur.

Ancak, son yıllarda teknolojinin gelişim hızı ile E-Ticaret de şekil değiştirmiş ve yeni düzenlemelere ihtiyaç duyulmuştur. Öyle ki 2021 yılında perakende e-ticaret hacmi 234 milyar Türk lirası olarak gerçekleşirken bu hacmin yaklaşık yarısını sektörün önde gelen elektronik ticaret pazar yerlerindeki satışlar oluşturmuştur.

Bu kapsamda 01.07.2022 tarihinde 7416 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (“Değişiklik Kanunu”) hazırlanarak, güncel ilerlemelerin bir kısmı mevzuata yansıtılmıştır.

Değişiklik Kanunu ile gerek e-ticarette haksız rekabet ve tekelleşmenin önüne geçerek pazara yeni oyuncuların girişinin kolaylaştırılması, gerek pazarın dengeli büyümesi, gerekse de sektörde faaliyet gösteren hizmet sağlayıcı ve aracı hizmet sağlayıcılara yönelik düzenlemeler yapılması amaçlanmıştır.

Değişiklik Kanunu’nun önemli bir bölümü 01.01.2023 tarihinde yürürlüğe gireceği için biz de yeni yıl öncesi, söz konusu mevzuatla ilgili bir hatırlatma yapmayı uygun gördük.

Yeni Kavram ve Tanımlar

Değişiklik Kanunu ile e-ticaret hizmet sağlayıcı (“hizmet sağlayıcı”) ve e-ticaret aracı hizmet sağlayıcı (“aracı hizmet sağlayıcı”), e-ticaret pazar yeri, e-ticaret ortamı kavramları ile net işlem hacmi ve ekonomik bütünlük kavramları tanımlanmıştır.

Hizmet Sağlayıcı Sayılmayan İşletmeler

Değişiklik Kanunu uyarınca; seyahat acenteliği, bankacılık, sigortacılık, finansman, bireysel emeklilik, sermaye piyasası, ödeme hizmetleri, bahis ve şans oyunları, sivil havacılık ile elektronik haberleşme alanlarında faaliyet gösteren işletmelerin e-ticaret aracı hizmet sağlayıcı veya e-ticaret hizmet sağlayıcı olarak kabul edilmeyeceği düzenlenmiştir.

Ticaret Bakanlığı’na Yeni Yetki ve Görevler

Yeni düzenleme ile birlikte Ticaret Bakanlığı, e-ticaret ortamındaki güvenin korunması, güvenliğin sağlanması ve etkin ve adil bir rekabet ortamının korunmasına yönelik düzenlemeler yapmaya ve geniş kapsamlı denetimler yapmaya yetkili olacaktır.

Bu kapsamda, aracı hizmet sağlayıcılar ve hizmet sağlayıcılar, iş ve işlemlerine ilişkin bilgi, belge, defter ve elektronik kayıtlarını, iş veya işlemin gerçekleştiği tarihten itibaren 10 yıl süreyle saklamakla yükümlü kılınmıştır.

Ticaret Bakanlığı aynı zamanda Bilgi Teknoloji ve İletişim Kurumundan, sesli arama ve kısa mesaj yoluyla ticari elektronik ileti gönderen gerçek ve tüzel kişilerin bilgilerini almaya yetkili kılınmıştır.

E-Ticaret Aracı Hizmet Sağlayıcılarına Yeni Yükümlülükler

Değişiklik Kanunu ile özellikle aracı hizmet sağlayıcılara yeni yükümlülükler getirilmiş, genel yükümlülüklere ek olarak, bazı işlem hacimleri belirlenerek, yükümlülüklerde kademeli bir sistem kurulmuştur. Bu kapsamdaki önemli düzenlemeler;

E-Ticaret Lisansı

Bir takvim yılındaki net işlem hacmi 10 milyar liranın, iptal ve iadeler hariç işlem sayısı 100 bin adedin üzerinde olan aracı hizmet sağlayıcıları, faaliyetlerine devam edebilmek için Ticaret Bakanlığından lisans almak ve lisansını yenilemek zorunda olacaklardır.

Lisans ücreti, aracı hizmet sağlayıcılardan, bunların e-ticaret pazaryerlerinde bir önceki takvim yılında gerçekleşen net işlem hacimleri oranında tahsil edilecektir.

(Lisans ücretinin hesaplanmasında, aracı hizmet sağlayıcı ve ekonomik bütünlük içinde bulunduğu e-ticaret pazar yerleri üzerinden yurt dışına yapılan satışlar hesaba dahil edilmeyecektir.)

Bunun dışında, aracı hizmet sağlayıcıları ve hizmet sağlayıcılar için aşağıdaki yükümlülükler belirlenmiştir:

  • Aracı hizmet sağlayıcısının ekonomik bütünlük içinde bulunduğu ödeme hizmeti sağlayıcısına yapacağı ödemeler, e-ticaret aracı hizmet sağlayıcıya yapılmış kabul edilecektir.
  • Aracı hizmet sağlayıcıların ekonomik bütünlüğü içerisinde bulunan ve kullanım hakkına sahip olduğu markalarla arasındaki bağ, aracılık hizmeti sunduğu e-ticaret pazaryerlerinde ortadan kaldırılacak ve aracı hizmet sağlayıcı bu malları satışa sunamayacak ve bu malların satışına aracılık edemeyecektir. Bu malların, farklı e-ticaret ortamında satışa sunulması halinde de bu ortamlar arasında erişim imkânı sunulamayacak ve birbirinin tanıtımını yapamayacaktır.
  • Gerek hukuka aykırı içerikler; gerekse fikri ve sınai mülkiyet hakkı ihlali oluşturan içeriklerle ilgili, yayımdan kaldırmaktan, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına bildirime varan yükümlülükler getirilmiştir.

İşlem Hacmi Üzerinden Getirilen Yükümlülükler

10 Milyar Liranın Üzerinde İşlem Hacmine Sahip Aracı Hizmet Sağlayıcılar

Bir takvim yılı içerisindeki net işlem hacmi 10 milyar liranın üzerinde olan e-ticaret aracı hizmet sağlayıcıları için;

Verilerin Kullanımı:

  • Aracı hizmet sağlayıcı, hizmet sağlayıcı ve alıcıdan elde ettiği verileri, yalnızca aracılık hizmetlerinin sunulması amacıyla kullanabilecek ve rakipleriyle birlikte hizmet verdiği mecralarda kullanamayacaktır.
  • Hizmet sağlayıcının satışları dolayısıyla elde ettiği verileri bedelsiz taşımasına ve bunlara etkin şekilde erişim sağlamasına teknik imkân sunacak olup, birden fazla e-ticaret ortamı arasında erişim imkânı sunulmayacaktır.

Pay Devirleri

  • E-ticaret şirketlerinin (borsada kayıtlı payları hariç) ortaklarının %5 ve katlarına ulaşan pay devir veya edinimlerini Bakanlığa bildirmeleri gerekmektedir.

Şirket Bilgilerinin Paylaşımı

  • Ayrıca aracı hizmet sağlayıcısının faaliyetlerini, yönetim ve organizasyon yapısını, mevcut pay sahipleri ve bunların pay oranları ile iştirakleri ve iştirakleri nezdindeki pay oranlarını, ekonomik bütünlük içinde bulunduğu kişi bilgilerini, finansal tablolarını içerecek şekilde finansal durumunu gösterir bağımsız denetçi raporu Ticaret Bakanlığı’na sunulacaktır.

30 Milyar Liranın Üzerinde İşlem Hacmine Sahip Aracı Hizmet Sağlayıcılar

Bir takvim yılındaki net işlem hacmi 30 milyar liranın üzerinde ve (iptal ve iadeler hariç) işlem sayısı 100 bin adedin üzerinde olan aracı hizmet sağlayıcıları için;

  • Aracı hizmet sağlayıcını net işlem hacmi üzerinden ayırabileceği reklam bütçesine yüzdesel kısıtlamalar getirilmiştir.
  • Aracı hizmet sağlayıcıları, pazaryerlerinin piyasadaki rakipleri dışlayıcı şekilde reklam ve indirim faaliyetlerinde bulunmayacaktır.
  • Hizmet sağlayıcısının ticari ilişkilerini, alternatif kanallardan aynı ya da farklı fiyattan mal veya hizmet sunmasını ya da reklam yapmasını kısıtlayamayacak, herhangi bir kişiden mal veya hizmet teminine zorlayamayacaktır. Ayrıca buna imkân sağlayan herhangi bir hükme aracılık sözleşmesinde yer veremeyecektir.

60 Milyar Liranın Üzerinde İşlem Hacmine Sahip Aracı Hizmet Sağlayıcılar

Bir takvim yılındaki net işlem hacmi 60 milyar liranın ve (iptal ve iadeler hariç) işlem sayısı 100 bin adedin üzerinde olan e-ticaret aracı hizmet sağlayıcıları için;

  • Aracı hizmet sağlayıcıları, aracılık hizmeti sunduğu e-ticaret pazaryerlerinde, (kredi kartıyla yapılan kredili ödeme işlemleri ile diğer ödeme işlemleri hariç) ekonomik bütünlük içinde bulunduğu banka ya da şirketlerin, kredi verme işlemleri dahil sundukları her türlü hizmete ilişkin faaliyette bulunmasına imkan sağlayamayacaktır.
  • Aracı hizmet sağlayıcıların ekonomik bütünlük içinde bulunduğu kargo ve lojistik şirketleriyle olan ilişkilerinde kısıtlamalar getirilmiştir.
  • Mal veya hizmet ilanlarının yayımlanmasına elektronik ortam sağlayan aracı hizmet sağlayıcıları, aynı ortamda mal veya hizmet teminine yönelik sözleşme yapılmasına veya sipariş verilmesine imkân sağlayamayacak ve ekonomik bütünlük içinde bulunduğu kişiler tarafından hizmet verilen ortamlarla arasındaki erişim kısıtlanacaktır.

E-Ticaret’te Haksız Ticari Uygulamalar

Aracı hizmet sağlayıcının, aracılık hizmeti sunduğu hizmet sağlayıcının ticari faaliyetlerini önemli ölçüde bozan, makul karar verme yeteneğini azaltan veya belirli bir kararı almaya zorlayarak normal şartlarda taraf olmayacağı bir ticari ilişkinin tarafı olmasına neden olan uygulamalarının haksız olduğu kabul edilecek ve e-ticarette haksız ticari uygulamalarda bulunulamayacaktır.

Bu kapsamda aşağıdaki uygulamalar ise her halükârda haksız ticari uygulama olarak değerlendirilecektir;

  • Mal veya hizmet satışı karşılığında hizmet sağlayıcıya yapılması gereken ödemenin, en geç satış bedelinin aracı hizmet sağlayıcının tasarrufuna girdiği ve siparişin alıcıya ulaştığı tarihten itibaren 5 iş günü içinde eksiksiz yapılmaması
  • Hizmet sağlayıcının aleyhine olacak şekilde aracılık sözleşmesi hükümlerinde geçmişe yönelik veya tek taraflı değişiklik yapılması ya da buna imkân sağlayan herhangi bir hükme aracılık sözleşmesinde yer verilmesi,
  • Hizmet sağlayıcıyla olan ticari ilişkinin koşullarının, yazılı şekilde veya elektronik ortamda yapılan aracılık sözleşmesiyle belirlenmemesi ya da bu sözleşmenin açık, anlaşılır ve e-ticaret hizmet sağlayıcı tarafından kolay erişilebilir olmasının sağlanmaması
  • Aracı hizmet sağlayıcı tarafından satış fiyatında tek taraflı değişiklik yapılması ve hizmet sağlayıcının kampanyalı mal veya hizmet satışına zorlanması
  • Herhangi bir hizmet verilmediği veya verilen hizmetin türü ve hizmet bedelinin tutar ya da oranı aracılık sözleşmesinde belirtilmediği halde hizmet sağlayıcıdan bedel alınması

Yukarıdaki uygulamaların gerçekleşmesi durumunda yapılan fiiller haksız ticari uygulama olarak değerlendirilecek ve Ticaret Bakanlığı tarafından idari para cezasına hükmedilebilecektir.

İdari Para Cezaları ve Yaptırımlar

E-ticaret Değişiklik Kanunu ile e-ticarette haksız ticari uygulamada bulunan e-ticaret aracı hizmet sağlayıcıya önemli idari para cezaları öngörülmüştür. Öngörülen ceza tutarları aşağıdaki şekilde belirlenmiştir.

  • Haksız uygulamada bulunulan her bir hizmet sağlayıcı için 10 bin liradan 100 bin liraya kadar idari para cezası;
  • Aracı hizmet sağlayıcı tarafından satış fiyatında tek taraflı değişiklik yapılması dahil hizmet sağlayıcıyı kampanyalı mal veya hizmet satışına zorlayan aracı hizmet sağlayıcıya, her bir hizmet sağlayıcı için 500 bin lira idari para cezası;
  • Kendilerine ait e-ticaret ortamları arasında erişim imkânı sunan ve bu ortamlarda birbirinin tanıtımını yapan aracı hizmet sağlayıcıya 10 milyon lira, mal veya hizmet ilanlarının yayımlanmasına elektronik ortam sağlaması halinde, aynı ortamda mal veya hizmet teminine yönelik sözleşme yapılmasına ya da sipariş verilmesine imkân sağlayan aracı hizmet sağlayıcıya ise 20 milyon lira idari para cezası;
  • Ticaret Bakanlığınca yapılan son bildirim ve bilgilendirmenin ardından aracı hizmet sağlayıcı ve hizmet sağlayıcı, tüketiciler ve pazaryerinde bulunan hizmet sağlayıcıları mağdur etmemek adına yalnızca geçmiş siparişlere ilişkin iş ve işlemler yürütebilecek olup verilen süre içinde aykırılığın ortadan kaldırılmaması halinde bakanlık tarafından aracı hizmet sağlayıcının veya hizmet sağlayıcının ilgili internet adreslerine içeriğin çıkarılması ya da erişimin engellenmesi kararı verilebilecektir.
  • İdari para cezalarının uygulanmasına rağmen Ticaret Bakanlığınca verilen süre içinde aykırılığın sonlandırılmaması veya aynı aykırılığın ceza tebligatının yapıldığı tarihten itibaren 1 yıl içinde tekrarı halinde bir önceki cezanın iki katı tutarında idari para cezası uygulanacaktır.
  • İdari para cezalarına ilişkin fiillerin, Ticaret Bakanlığını yanıltmaya yönelik iş ve işlemlerle gerçekleştirilmesi halinde söz konusu cezalar ilgili idari para cezasının 10 katı tutarında uygulanacaktır.

Son olarak, iş hacmi 60 milyar liranın altında olan aracı hizmet sağlayıcıları için idari para cezalarına da bir üst sınır getirilmiş ve bu kapsamdaki; aracı hizmet sağlayıcı veya hizmet sağlayıcılar için idari para cezalarının 500 milyon lirayı geçmeyeceği belirlenmiştir.

Yürürlük Zamanı ve Geçiş Süreci

Değişiklik Kanunu, 1 Ocak 2023 tarihi itibariyle yürürlüğe girecektir. Ancak;

(i) Aracılık hizmeti sunduğu e-ticaret pazaryerlerinde kendisinin veya ekonomik bütünlük içinde bulunduğu kişilerin markasını taşıyan veya kullanım hakkını haiz olduğu malları satışa sunan veya satışına aracılık eden aracı hizmet sağlayıcılar,
(ii) Elektronik para kuruluşu olarak yetkilendirilen işletmelerin ekonomik bütünlük içinde bulunduğu aracı hizmet sağlayıcılar,
(iii) Eşya taşımacılığı faaliyetinde bulunan işletmeler,
(iv) Taşıma işleri organizatörü veya posta hizmet sağlayıcı olarak yetkilendirilen işletmelerin ekonomik bütünlük içinde bulunduğu aracı hizmet sağlayıcılar

İlgili yükümlülüklere 1 Ocak 2024’e kadar uyum sağlayacak olup lisans alma yükümlülüğü 1 Ocak 2025 tarihi itibariyle yürürlüğe girecektir.

Yürürlük tarihinden önce yapılan ve aynı tarihten itibaren 6 ay içinde bu düzenlemeye uygun hale getirilmeyen aracılık sözleşmelerinin ilgili hükümleri geçersiz sayılacaktır.

İtirazın İptali Davasında Dava Dilekçesinin Asile Tebliği Üzerine İçtihadı Birleştirme Kararı

2022/1 Esas 2022/3 Karar no’lu ve 03.06.2022 tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurul Kararı 26 Kasım 2022 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Bu karar ile icra takibine maruz kalan borçlunun, vekili aracılığıyla icra takibine itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla (yani icra dosyası borçlusuna) tebliğ edilmesi gerektiği karar altına alınmıştır.

Genel Kurul yaptığı incelemenin talebi olarak «Alacaklı tarafından icra takibi yapılması durumunda, yasal süresi içerisinde borçlunun vekili aracılığı ile icra dairesi nezdinde ödeme emrine itiraz etmesi durumunda, alacaklı tarafından açılacak itirazın iptali davasının dava dilekçesinin, icra dosyasında ödeme emrine itiraz eden borçlunun vekiline mi yoksa borçlu asıla mı gönderilmesi gerektiği konusundaki kararlar arasında farklılıklar bulunduğundan içtihat aykırılığının giderilmesi» olduğunu belirtmiştir.

Kararda, takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz eden takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağladığı ifade edilmiş ve bu davanın İİK ve HMK maddeleri uyarınca normal bir hukuk davası gibi açılacağı ifade edilmiştir.

Bu kapsamda da HMK 122 ve 317. maddelerinde dava dilekçesinin mahkeme tarafından «davalıya veya varsa vekiline» ifadesi yerine «davalıya» tebliğ edileceği hükmedildiği için de dava dilekçelerinin vekile tebliğ edilmesinin kanunlara aykırılık teşkil ettiği karar altına alınmıştır.

Yapılan inceleme ve görüş değerlendirmesi neticesinde de Yargıtay tarafından itirazın iptali davasının genel hükümlere göre açılan ve sonuçlandırılan bir dava olması ve takip hukukuna ilişkin bir itiraz veya şikayet olmaması itibariyle HMK’nin emredici hükümleri doğrultusunda dava dilekçesinin, icra dosyasında müvekkili borçlu adına itiraz eden vekile değil, asıla tebliğ edilmesi gerektiği hükmüne varılmıştır.

Yazılımların Hukuki Korunması

Mevzuat Kapsamında Yazılım

Yazılımların bir unsuru olan ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (“FSEK”)’nda “bir bilgisayar sisteminin özel bir işlem veya görev yapmasını sağlayacak bir şekilde düzene konulmuş bilgisayar emir dizgesini ve bu emir dizgesinin oluşum ve gelişimini sağlayacak hazırlık çalışmaları” olarak tanımlanan bilgisayar programları, ilim ve edebiyat eseri kapsamında değerlendirilmektedir. Bu sayede eser olarak kabul edilen bilgisayar programları yani yazılımlar kanunen koruma altına alınmıştır.

6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nda ise bilgisayar programlarının kural olarak buluş niteliğinde sayılmayacağı ve patentlenemeyeceği ifade edilmiştir.

Telif mi? Patent mi?

Yazılımlar mevzuat uyarınca patent tescili yerine telif hakkı tescili ile koruma altına alınmaktadır.

Ancak bilgisayar dışındaki yazılımların donanımlarla beraber kullanılması durumunda ise bunların patent tesciliyle korunmaları mümkündür.

Bu doğrultuda yazılım sahiplerinin iki seçeneği bulunuyor:

• Bilgisayar yazılımına ilişkin eser koruması için telif tescili başvurusunda bulunmak
• İçeriğinde bilgisayar yazılımı barındıran donanım için ise patent tescili başvurusunda bulunmak

Hak sahipliğinin tespiti içinse noterlerde beyanda bulunup, yazılımı tasdik ettirerek hak sahipliklerini koruma altına alabilir ve bu belgeyi hak sahipliklerinin ispat aracı olarak kullanabilirler.

Yazılım sahibinin hakları nelerdir?

FSEK kapsamında eser olarak değerlendirilen bilgisayar programı, eser sahibine mali ve manevi haklar sağlamaktadır. Mali haklar, işleme, çoğaltma, yayma, temsil ve umuma iletme hakları; manevi haklar ise umuma arz, eser sahibi olarak tanıtılma, eserde değişiklik yapılmasını önleme, eserin aslına ulaşma, sergileme ve eseri tahrip etmeyi önleme haklarıdır. Unutulmamalıdır ki, eser sahibi kanundan doğan bu hakları tescil veya başka herhangi bir işleme gerek olmaksızın kullanma iktidarına sahiptir.

Yazılımı kişisel amaçla kullanmak

Yazılımla ilgili önemli bir hak olan, çoğaltma hakkı bir eserin aslının veya kopyalarının herhangi bir şekilde çoğaltılmasını ifade etmektedir. FSEK kapsamında bilgisayar programının geçici çoğaltılmasını gerektirdiği ölçüde, programın yüklenmesi, görüntülenmesi, çalıştırılması, iletilmesi ve depolanması fiilleri de çoğaltma hakkı olarak değerlendirilmektedir.

Dolayısıyla bilgisayar programının sadece kişisel amaçla internet üzerinden indirilmesi (download) dahi eser sahibinin çoğaltma hakkına aykırılık sonucunu doğuracaktır.

Hangi şartlarda yazılım patentlenebilir?

Bir yazılımın, patentlenebilir bir buluş olarak değerlendirilebilmesi için bilgisayar tabanlı olması (bilgisayar, cep telefonu, sunucu, işlemci, bellek vb. teknik unsur içermesi), Avrupa Patent Sözleşmesi İnceleme Kılavuzu kapsamında teknik bir karakterinin olması, önceki teknikler karşısında yenilik kılan fark unsurunu içermesi gerekmektedir. Bu unsurları içermesi durumunda bir buluş olarak nitelenecek ve patentlenebilme durumu ortaya çı

Sosyal Medya ve Habercilikte Yeni Düzenlemeler

Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun kapsamında aşağıdaki önemli değişiklikler yasalaştı. Bu düzenlemelerle, gerek sosyal medya hizmet sağlayıcıları, gerek internet haber sitelerine yeni yükümlülükler getirildi ve cezai müeyyideler ağırlaştırıldı.

Kanun kapsamında yapılan yeni düzenlemelerden bazıları aşağıdaki gibidir:

Sosyal medya

  • Sosyal ağ sağlayıcıların, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunca (BTK) yapılacak kullanıcı haklarına ilişkin düzenlemelere uymaları zorunlu olacak.
  • Sosyal ağ sağlayıcılara, çocukların sosyal ağlarda daha etkin korunması için çocuklara özgü ayrıştırılmış hizmet sunma yükümlülüğü getirildi.
  • Sosyal ağ sağlayıcıların temsilcileri gerçek kişi ise bu kişinin Türkiye’de mukim ve Türk vatandaşı olması gerekecek. Bu temsilci tüzel kişi ise doğrudan sosyal ağ sağlayıcı tarafından sermaye şirketi şeklinde kurulan bir şube olması zorunlu tutulacak.
  • Sosyal ağ sağlayıcı, suç olarak tespit edilen içeriği kendisine yapılan bildirimden itibaren 4 saat içerisinde kaldırmadığı takdirde, üçüncü kişiler tarafından kendi mecrasında yayınlanan içerikten doğrudan sorumlu olacak.
  • BTK Başkanı, kanunda belirtilen yükümlülüklerini yerini getirmeyen sosyal ağ sağlayıcıya, bir önceki takvim yılındaki küresel cirosunun yüzde 3’üne kadar idari para cezası verebilecek.

İnternet Haber Siteleri

  • İnternet haber sitelerinde bir içeriğin ilk kez sunulmaya başlandığı tarih ile sonraki güncelleme tarihleri, her erişildiğinde değişmeyecek şekilde içeriğin üzerinde belirtilecek.
  • Yargı mercileri tarafından yayının soruşturma ve kovuşturma konusu olduğunun bildirilmesi halinde, bu işlemlerin sonuçlanmasına kadar ilgili yayın kaydının saklanması zorunlu olacak.
  • İnternet haber sitesinde yayınlanan içerikler, gerektiğinde talep eden Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edilmek üzere doğruluğu ve bütünlüğü sağlanmış şekilde 2 yıl süreyle muhafaza edilecek.
  • Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce faaliyet gösteren internet haber siteleri, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 ay içinde yükümlülüklerini yerine getirmek zorunda olacak.

Cezai Düzenlemeler

  • Türk Ceza Kanunu’nun “Kamu Barışına Karşı Suçlar” bölümüne yeni bir suç tipi ihdas edilerek, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçu düzenlendi.
  • Halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse” 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacak. Failin, suçu gerçek kimliğini gizleyerek veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlemesi halinde söz konusu ceza yarı oranında artırılacak.
  • “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçu nedeniyle verilen bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları temyiz edilebilecek.
  • Milli İstihbarat Teşkilatının faaliyetleri ve personeline yönelik suç teşkil eden içerikler katalog suçlar kapsamına alınacak.

Söz konusu değişikliklerle, sosyal medya sağlayıcıları ve haber sitelerine ilişkin daha birçok detay düzenlenmiştir.

Daha fazla detay için hukuk büromuzla iletişime geçebilirsiniz.

Kira Tespit Davası

Ülkemizde yaşanan yüksek enflasyon ve ekonomideki dalgalanmalar nedeniyle kira sözleşmeleri ve bedellerinde yaşanan uyuşmazlıklar artış göstermektedir.

Kiraya verenlerin kira bedellerine yansıtmak istediği enflasyon oranı ile kiracıların yaşamış olduğu ekonomik kaygılar çoğu zaman bu uyuşmazlıkların kira tespit davası şeklinde mahkemelere taşınmasına sebep olmaktadır.

Bu sebeple, biz de kira tespit davası ile ilgili bazı detaylara sitemizde de yer vermek istedik.

Kira bedelinin tespiti davasına ilişkin hem konut kiraları hem de işyeri kiraları için geçerli olan düzenlemeler 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (“TBK”) madde 343 ve devamında yer almaktadır.

TBK m. 344 uyarınca, Tarafların yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmaları, bir önceki kira yılında tüketici fiyat endeksindeki 12 aylık ortalamalara göre değişim oranını geçmemek koşuluyla geçerlidir.

Kira Tespit Davasının Şartları:

  • Taraflar arasında, yazılı olsun veya olmasın, geçerli bir kira sözleşmesi bulunması,
  • Tespit davası açmakta hukuki yarar bulunması gerekir; örneğin, taraflar arasında yasal çerçevede bir anlaşma sağlanamamış olması,
  • Davanın görevli ve yetkili mahkeme olan, dava konusu taşınmazın bulunduğu Sulh Hukuk Mahkemesinde açılması,
  • Davanın yasal olarak belirlenen sürelerde açılmış olması gerekir.

Kira Bedelinin Yenilenen Kira Döneminde Uygulanabilmesi:

Mahkemece tespit edilen kira bedelinin yenilenen kira döneminin başından itibaren uygulanabilmesi için:

  • Davanın yeni kira dönemi başlangıcından en az 30 gün önce açılmış olması;
  • Yeni kira dönemi başlangıcından en az 30 gün önce kiracıya, kira bedelinin arttırılacağına dair yazılı bildirim yapılmış olması;
  • Kira sözleşmesinde yeni kira döneminde kiranın arttırılacağına ilişkin hüküm bulunması gerekmektedir.

30 gün önce bildirimde bulunma koşulunun yerine getirilmemesi halinde mahkemenin verdiği karar bir sonraki kira dönemi için geçerli olacaktır.

Kira Tespit Davası Açılma Zamanı

TBK m. 345 uyarınca, kira tespit davası 5 yıl sonunda her zaman açılabilir. Ancak kira sözleşmelerinin süresinin, bu davadaki artış oranına etki eden bir husus olduğu akılda tutulmalıdır.

5 yıldan uzun süreli veya 5 yıldan sonra yenilenen kira sözleşmelerinde ve bundan sonraki her 5 yılın sonunda, yeni kira yılında uygulanacak kira bedeli, hâkim tarafından tüketici fiyat endeksindeki 12 aylık ortalamalara göre değişim oranı, kiralananın durumu ve emsal kira bedelleri göz önünde tutularak hakkaniyete uygun biçimde belirlenir.

Bir diğer deyişle mahkeme, Yargıtay’ın belirlediği araştırma yöntemi ve kriterlere göre yapacağı değerlendirme sonrasında, karar verirken TÜFE oranına bağlı kalınmaksızın TÜFE’nin üzerinde bir artışa hükmedilebilir.

Mevcut Kira Artış Oranı Düzenlemesi

11.06.2022 tarihli ve 31863 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan ve sadece konut kiralarında geçerli olan geçici düzenleme uyarınca 11.06.2022 tarihi ile 01.07.2023 arasında yenilenen konut kira sözleşmelerinde, kira bedeli bir önceki yıla ait kira bedelinin %25’inden fazla olarak belirlenemeyecektir.

02.07.2023 tarihinden itibaren ise yeni bir düzenleme getirilmemesi halinde ise eski düzenlemeye uygun olarak Türk Borçlar Kanunu madde 344 ile hüküm altına alınan bir önceki kira yılında tüketici fiyat endeksindeki on iki aylık ortalamalara göre değişim oranı uygulanmaya devam edecektir.

Bu yazı yayınlandığı tarihte işyeri kiralarında uygulanacak kira artış oranı için üst limit olarak %59.91 açıklanmıştır.

Tüketici Haklarında Önemli Yenilikler

21.09.2022 tarihinde ve 31960 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Tüketici Hakem Heyetleri Yönetmeliği tüketici haklarının takibi açısından önemli yenilikler içeriyor.

  • Mevcut halinde 15.430 TL olan başvuru sınırı yükseltilerek, 30.000 TL altındaki uyuşmazlıklarda tüketici hakem heyetlerine başvuru zorunlu hâle getirilmiş ve bu tutar üzerindeki kısımdan feragat edilerek heyete başvuru mümkün kılınmıştır.
  • Başvuruların, tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu veya tüketici işleminin yapıldığı yerdeki tüketici hakem heyetine yapılabileceği, başvuru yapılabilecek ilçede tüketici hakem heyetinin kurulmamış olması halinde, başvuruların o ilçe kaymakamlığına yapılabileceği düzenlenmiştir.
  • Tüketici hakem heyetlerine yapılacak başvuruların, en geç 6 ay içinde karara bağlanacağı; bu sürenin zorunlu hâllerde 3 ay daha uzatılabileceğine yer verilmiştir.
  • Başvuruların yazılı olarak fiziken, posta yoluyla veya sistem (e-devlet) üzerinden bilgilerin doldurulması suretiyle tüketici tarafından veya vekili aracılığıyla yapılabileceği ifade edilmiştir.
  • Başvuruda bulunması gereken zorunlu unsurlar belirlenmiş, bunlarda eksiklik olması veya tutarsızlık bulunması hâlinde, tüketici hakem heyetinin, başvurucu tüketiciden 7 gün içerisinde bu eksikliğin giderilmesini isteme hakkının bulunduğu düzenlenmiştir.
  • Eksiklikler durumunda ek talepte bulunulmasına ilişkin hükümler dışında, Yönetmelik 01.10.2022 tarihi itibarıyla yürürlüğe girecektir.
  • Son olarak, tüketici lehine bir düzenleme olarak; yürürlük tarihi itibarıyla henüz karara bağlanmamış olan tüketici hakem heyeti başvurularına da Yönetmelik hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.

Özetle, yapılan düzenleme uyarınca, tüketicilerin haklarını arama alan ve yöntemleri genişletilmiş, maruz kaldıkları hukuka aykırı uygulamalara karşı haklarını takip edebilme imkanları kolaylaştırılmıştır.